Pabuç koyunun eşsiz güzellikteki masmavi denizi eşliğinde kahvaltı keyfi sonrası çıkış istikameti Knidos olarak belirledik.
Knidos'a öğleden sonra 16:00 sularında vardık... Ancak antik kenti görmek isteyen turist akınına uğrayan koy çok kalabalıktı biz de oradan hızlıca uzaklaştık. Ancak alternatif geceleme limanı olarak düşündüğümüz Hayıtbükü
daha da beterdi. Hem kalabalık hem de tesisleşme ve karadan gelen turist işgali altındaydı durum hiç hoşumuza
gitmedi. Hayıtbükü'nden çıkıp üç beş koy ilerideki parmak burnunun arkasında
kalan ıssız bir koyda demirledik.
Geç olmadan
burasının neden çok ıssız olduğunu üzerimize hücum eden sinek ve arı saldırısıyla anladık.
Derin ve Deniz'i nasıl içeri kaçıracağımızı bilemeyip, tüm gece içeriye
hapis olduk. Üzerimizden şıpır şıpır terler damlarken bir yandan da bu sıcağın içinde bunalan iki bebeği susturmaya avutmaya çalışmak... Özellikle Derin bizi ağlamasıyla yedi bitirdi...
Bu gece
yolculuğumuzun en sevimsiz gecesi oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder