Maceranın detayları çok yakında yayında...
Derin Ve Deniz'in Seyir Defteri
11 Temmuz 2014 Cuma
23 Eylül 2013 Pazartesi
Boatshowu İlk Ziyaretimiz... Çocuklu ailelere tekne seçimi için nacizane öneriler...
Bugün kızlarla ilk kez Boatshow'u ziyarete gittik.
Deniz ve Derin aramıza katıldıktan ve ilk seyrimizi yaptıktan sonra keşke teknemizde şu da olsa dediğimiz şeylerin hangi teknelerde olduğunu keşfetmeye çalıştık.
Çocukları olan ailelere tekne seçimi yaparken naçizane bir kaç öneri de bizden...
Çocuklu aileye geniş havuzluk şart... Çocukların oyun alanına gereksinimi var, çocuğunuzun teknede mutlu olmasını istiyorsanız geniş havuzluklu tekneleri tercih etmenizi öneririz.
Hatta kimi yeni teknelerde artık havuzluktaki masa elektrikli mekanizması ile yatağa dönüşebiliyor... Eğer böyle bir alan olursa çocuklarla çok rahat oyunlar oynanabilir. Aynı zamanda güneşlenme için hatta gece yatmak için bu alan kullanılabilir.
Aynı şekilde iç mekanda salonda da bu şekilde mekanizmalı masalar var. Böylece iç alanda da güzel bir oyun alanı oluşuyor.
Çocuklar olmadan önce o kadar da önemli olmayan ama şimdi çocuklardan sonra en önemli kriterlerimizden biri de arka kapağın açılır kapanır olması. Yüzme platformu olarak da kullandığımız bu alan bebeklerle birlikte denize hazırlanmak ve onları derin sularda yüzdürebilmek için gerekli ekipmanları giymek, takmak için gerekli ve çok önemli bir detay... Dolayısıyla arkası dik merdivenli teknelerden kaçının...
Ayrıca bir güvenlik konusu da iç mekana iniş merdivenleri ile ilgili... Teknenin kabine iniş merdivenlerinin çok dik olmaması ve etrafında tutunacak düzeneğin olmasına dikkat etmenizi öneririm.
Bir de teknede ne kadar az merdiven kat iniş çıkış olursa o kadar iyi ... Mesela bugün Jeanneau 509'u gezdik ve teknenin en sevdiğim özelliği tabanının tek seviye olmasıydı. Hiç iniş çıkış yok bebekleri güvenle yere bıraktık ve istedikleri gibi gezindiler. Onlar da mutluydu biz de...
Ancak bu yukarıdaki özelliklerin tümünü bir teknede buldunuz mu derseniz, biz bulamadık. Ancak aramaya bakmaya devam yeniliklerin sonu yok. Her Boatshow'da hoşumuza giden bir sürü yeni fikirle karşılaşıyoruz tabi dostlarla birlikte vakit geçirmek ve fikir paylaşımı yapmak da cabası...
Deniz ve Derin aramıza katıldıktan ve ilk seyrimizi yaptıktan sonra keşke teknemizde şu da olsa dediğimiz şeylerin hangi teknelerde olduğunu keşfetmeye çalıştık.
Çocukları olan ailelere tekne seçimi yaparken naçizane bir kaç öneri de bizden...
Çocuklu aileye geniş havuzluk şart... Çocukların oyun alanına gereksinimi var, çocuğunuzun teknede mutlu olmasını istiyorsanız geniş havuzluklu tekneleri tercih etmenizi öneririz.
Hatta kimi yeni teknelerde artık havuzluktaki masa elektrikli mekanizması ile yatağa dönüşebiliyor... Eğer böyle bir alan olursa çocuklarla çok rahat oyunlar oynanabilir. Aynı zamanda güneşlenme için hatta gece yatmak için bu alan kullanılabilir.
Aynı şekilde iç mekanda salonda da bu şekilde mekanizmalı masalar var. Böylece iç alanda da güzel bir oyun alanı oluşuyor.
Çocuklar olmadan önce o kadar da önemli olmayan ama şimdi çocuklardan sonra en önemli kriterlerimizden biri de arka kapağın açılır kapanır olması. Yüzme platformu olarak da kullandığımız bu alan bebeklerle birlikte denize hazırlanmak ve onları derin sularda yüzdürebilmek için gerekli ekipmanları giymek, takmak için gerekli ve çok önemli bir detay... Dolayısıyla arkası dik merdivenli teknelerden kaçının...
Ayrıca bir güvenlik konusu da iç mekana iniş merdivenleri ile ilgili... Teknenin kabine iniş merdivenlerinin çok dik olmaması ve etrafında tutunacak düzeneğin olmasına dikkat etmenizi öneririm.
Bir de teknede ne kadar az merdiven kat iniş çıkış olursa o kadar iyi ... Mesela bugün Jeanneau 509'u gezdik ve teknenin en sevdiğim özelliği tabanının tek seviye olmasıydı. Hiç iniş çıkış yok bebekleri güvenle yere bıraktık ve istedikleri gibi gezindiler. Onlar da mutluydu biz de...
Ancak bu yukarıdaki özelliklerin tümünü bir teknede buldunuz mu derseniz, biz bulamadık. Ancak aramaya bakmaya devam yeniliklerin sonu yok. Her Boatshow'da hoşumuza giden bir sürü yeni fikirle karşılaşıyoruz tabi dostlarla birlikte vakit geçirmek ve fikir paylaşımı yapmak da cabası...
14 Eylül 2013 Cumartesi
ROTAMIZ : ISTANBUL - FETHIYE
ISTANBUL - CANAKKALE
CANAKKALE - AYVALIK
AYVALIK - CESME - ALACATI
ALACATI - SAMOS - TURGUT REIS - ORAK ADASI
ORAK ADASI - KNIDOS - DATCA - SYMI - MARMARIS - GOCEK - FETHIYE
Etiketler:
Alaçatı,
Ayvalık,
bebekle tekne seyahati,
Çanakkale,
Çeşme,
çocukla tekne tatili,
Datça,
Fethiye,
Göcek,
ikiz bebek,
ikiz bebekle yelken seyri,
Knidos,
Marmaris,
Orak Adası,
Rota,
Samos,
Symi,
Turgutreis
Fethiye – İstanbul 19.08.2013 // Pazartesi
Pazartesi sabahı erkenden kalkıp kalan işleri hallediyoruz,
bebeklerle yolculukta her zaman bir uçağa yetişme endişesi yaşıyorsunuz . Her
an planınızda olmayan şeyler olabilir.
Neyse ki online check in’ler akşamdan yapıldı. Neyse ki taksi
şöförü yabancı değil. Ve neyse ki Dalaman Havaalanı Fethiye’ye yalnızca 45
dakika mesafede. Zaten tekneyi bırakmak için bu lokasyonu düşünmemizin başlıca
sebeplerinden biri de bu. Göcek kadar yakın olmasa da çok yakın.
Son dakikada uçağa yetişiyoruz ve İstanbul bekle bizi
geliyoruz yine keşmekeşin içine…
Ancak…. 12 Ekim’de yine gelmek üzere biletlerimizi aldık
bile …
Devam Edecek…
Etiketler:
bebekle tekne seyahati,
bebekli hayat,
çocukla tekne tatili,
çocuklu hayat,
Fethiye,
Fethiye Ecesaray Marina,
ikiz bebek,
ikiz bebekle yelken seyri,
tatil dönüşü
Göcek – Fethiye 18.08.2013 // Pazar
Nasıl olduğunu anlamadan tatil bitiverdi bile Pazar olduğuna
inanmak güç ama yarın sabah erkenden eve dönüyoruz.
Fethiye’ye geçmeden önce son günümüzü Göcek’in güzel
koylarından biri olan Ağa Limanı’nda geçirmeyi planlıyoruz.
Ali abilerle birlikte iki tekne yan yana yaklaşık 1 saatlik
bir seyirden sonra Ağa Limanı’na demirliyoruz.
Cennet’ten bir köşe Göcek… Masmavi denizine doyamıyoruz ve
daha dönmeden bir daha ki bayram için planlara başlıyoruz…
Bu arada sancağımıza bir yelkenli demirliyor. Babamızın
hayali bir sonraki teknemizin bu tekne olması…
Allah’tan umut kesilmez kızlarımızın şansına inşallah
bir gün diyoruz…
Ağa Limanı’ndan akşam üstü demir alıyor hava kararmadan önce
bu yolculuk için final limanımız olan Fethiye’ye doğru yola çıkıyoruz.
Akşam olmadan Fethiye Ece Marina’ya bağlanıyoruz. Yavaş
yavaş yarın sabahki dönüş yolculuğu için eşyalarımızı topluyoruz. İki bebekle
teknedeki en zor konulardan biri de bu toplanma işi. Park yataklarında biraz
oyalansalar da canları sıkılıyor dışarıda olmak istiyorlar.
Neyseki geç de olsa toplanma duş vs işlerimizi halledip akşam
yemeği için Fethiye Balık Pazarı’na doğru yollanıyoruz. Sanıyorum Fethiye’deki
tüm turistler ve halkı bizimle aynı şekilde düşünmüş olacak ki bir tek masa
bile bulmakta zorlanıyoruz. En sonunda tuhaf ama gerçek Kasabın Yeri ismindeki
restaurantta oturacak bir yer buluyoruz kendimize.
Hikayesini de sonradan tanıştığımız ve akraba da çıktığımız
sahibinden öğreniyoruz. Fethiye Balık Pazarı aslında eskiden bir hal imiş… Bu
avluda balık haricinde de başka şeylerin de satıldığı sıra sıra dükkanlar
varmış. Ancak sonradan bu dükkanlar bir bir restauranta dönüşünce kasap da çareyi
dükkanı balık restaurantına çevirmekte bulmuş.
Burası aynı İstanbul’daki Nevizade ya da çiçek pasajı
görünümünde bir yer. Balık, Rakı ve Sokak Çalgıcıları bir arada.
Tek fark önce balığını ortada yer alan büyük balık
pazarından göre göre satın alıyorsun sonra hangi restaurantta yemek istiyorsan
ona verip pişirtiyorsun.
Yolcuğun son akşam yemeğinde rakı kadehlerimizi tokuşturup
iyi ki geldik diyoruz. Zor olmasına zor meşakkatli ancak bir o kadar da keyifli
bir yolculuktu.
Tavsiye eder miyim, evet ederim. Bir daha yapar mıyım. Evet
Ekim’de inşallah yine buradayız…. J
Marmaris - Göcek 17.08.2013 // Cumartesi
Marmaris’te
Cennet Adası’nda olmak güzeldi ama daha yolumuz var. Göcek’e devam etmek
istiyoruz.
İlkin acaba Yalancıboğaz’da
mı kalsak, tekneyi buradaki Marmaris Yacht Marin'e mi bıraksak diye düşünüyoruz. Göcek’e göre
fiyatlar yarı yarıya ucuz. Ancak maalesef marina ağzına kadar dolu ancak kara
park yapılabiliyor. Onu da biz istemiyoruz.
Göcek yerine
alternatif olarak başka neresi olabilir diye bakınıyoruz. Fethiye Ece Marina’da karar kılıyoruz. Ece Marina Göcek'te göre çok daha cazip fiyatlı ve Göcek koylarına 1 saatlik mesafede...
Dalaman Havaalanı ise Marina'dan yanlızca 45 dakika sürüyor. Havaalanına kadar tüm yol duble yol yapılmış...
Aslında
orada da yer yok ancak tanıdık vasıtasıyla bir kontenjan yaratıyoruz kendimize…
Güzel bir
kahvaltı ve sohbet sonrası Kayhan Amca’lar bizi yolcu ediyor, Marmaris’ten
11:00 gibi yola çıkıyoruz. Rotamız Göcek…
Marmaris’ten çıkar çıkmaz sırtı oltamızı suya bırakıyoruz. Daha birkaç dakika geçmeden oltamıza büyük bir misafir takılıyor… Akşamın menüsü belli oldu… Kızlarım balık çok seviyor, bol bol yesinler...
Marmaris Göcek arası belki de bu yolculuğun en zor denizini yaşıyoruz. Benim bile midem dönüyor… Anneanne korkudan havuzluktan aşağı hiç inmiyor.
Kızlar
sürekli ağlıyor belli ki deniz onları da tuttu. İştafları kesiliyor, uyku
düzenleri şaşıyor. Bir huysuzluk bir huysuzluk… Hep beraber sarılıp havuzlukta
uyukluyoruz.
Bir şeyle
atıştırıyoruz kızlara da meyva kesiyorum. Ancak nasıl oluyorsa Derin bıçağı
eline geçirip parmağını kesmeyi beceriyor.. Neyseki Alla koruyor ve minik bir
kesikle atlatıyoruz. Kendisinin bile hiç canı yanmıyor ağlamıyor.
Göcek’te de
dostlarımız var… E denizci olunca denizleri gezen çok dostunuz olması normal.
Yine Pendik Marintürk’ten pontondan dostlarımız Ali Abimiz ve Nilüfer Hanım
emekli olmanın keyfini Göcek’te çıkarıyorlar. Yaklaşık 4 aylarını Göcek’te
geçiriyorlar bu sezon.
Göcek’e
yaklaşırken Boynuzbükü’nde olduklarını
öğreniyoruz. Marinaya girmeden son bir deniz molası ve çay faslı için
kendileriyle buluşuyoruz.
Akşam
onlarla birlikte Marintürk Göcek’te konaklamayı planlıyoruz.
Marintürk’te Ali abilerin yanında yine Pendik’ten tanıdığımız Nur Sultan teknesiyle de karşılaşıyoruz. Marina sohbetlerine bayılıyoruz.
Akşam yemeği
için Marmaris’ten gelirken oltamıza takılan o kocaman balığı Ali abilerle
beraber yemeği teklif ediyoruz. Balığı bir restauranta verip pişirtip yanına da
mezeler ve salata ile taçlandırmayı hayal ediyoruz.
Marinada bir şekilde tanıştığımız bir beyefendinin kurbanı olacağımız kimsenin aklına gelmiyor. Bize balığı pişirtmek için bir yer öneriyor. Aman diyoruz ne güzel bir ziyafet çekeceğiz bu akşam...
Balık önden
pişmeye gidiyor biz de 30 – 45 dakika sonra ardından gidiyoruz restauranta …
Ancak karşımızda gördüğümüz manzara karşısında herkes şaşkın… Geldiğimiz yer Göcek’in
arka sokaklarında bir pide fırını…
Garsonlar
bizi içeri avlu gibi bir yere buyur ediyor. Şaşkınlıktan nereye geldik
napıyoruz biz bile diyemiyoruz.
Neyse oldu
artık balığımızı ve salatamız yer kalkar deniz kenarına bir yerlere çay içmeye
gideriz artık diyoruz.
Balık
geliyor ama hayal kırıklığı büyük… Zavallı kadersiz balığı pide fırınında
kuruyana kadar pişirmişler… Yenir yutulur bir şey değil… Kim derdi ki o
ihtişamlı balık bu hallere düşsün.
Marmaris 16.08.2013 // Cuma
Aktif ,
kıpır kıpır yerinde duramayan, emeklemek hatta yürüme gayreti içinde olan iki
bebekle böyle bir yolculuk kolay değil sabrın sınırların zorlandığı oluyor
ancak yine de buna değer, ayrıca kızlar buraya kadar iyi iş başardı…
Ama yine de adada kalışımızı
iki geceye çıkararak hem sevdiklerimizle vakit geçirmek, hem de onlara biraz
daha hareket etme özgürlüğü tanımak istiyoruz…
Edda Teyze’nin
hem oyuncakları hem de salıncağı çok hoşumuza gidiyor, keyfimiz yerinde. Ancak yine de Derin
rahat durmuyor ve Deniz’i yeniden ısırıyor. Bunu nasıl çözeceğiz bilemiyorum.
Yine akşam
oluyor Kayhan amca bize babamla olan Almanya maceralarını anlatıyor. Keyifle
dinliyoruz babacığımı bir kez daha yad ediyoruz… Keşke diyorum o da yanımızda
olsaydı. Aslında bizi hep seyrettiğini bile bile.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)