Marmaris’te
Cennet Adası’nda olmak güzeldi ama daha yolumuz var. Göcek’e devam etmek
istiyoruz.
İlkin acaba Yalancıboğaz’da
mı kalsak, tekneyi buradaki Marmaris Yacht Marin'e mi bıraksak diye düşünüyoruz. Göcek’e göre
fiyatlar yarı yarıya ucuz. Ancak maalesef marina ağzına kadar dolu ancak kara
park yapılabiliyor. Onu da biz istemiyoruz.
Göcek yerine
alternatif olarak başka neresi olabilir diye bakınıyoruz. Fethiye Ece Marina’da karar kılıyoruz. Ece Marina Göcek'te göre çok daha cazip fiyatlı ve Göcek koylarına 1 saatlik mesafede...
Dalaman Havaalanı ise Marina'dan yanlızca 45 dakika sürüyor. Havaalanına kadar tüm yol duble yol yapılmış...
Aslında
orada da yer yok ancak tanıdık vasıtasıyla bir kontenjan yaratıyoruz kendimize…
Güzel bir
kahvaltı ve sohbet sonrası Kayhan Amca’lar bizi yolcu ediyor, Marmaris’ten
11:00 gibi yola çıkıyoruz. Rotamız Göcek…
Marmaris’ten çıkar çıkmaz sırtı oltamızı suya bırakıyoruz. Daha birkaç dakika geçmeden oltamıza büyük bir misafir takılıyor… Akşamın menüsü belli oldu… Kızlarım balık çok seviyor, bol bol yesinler...
Marmaris Göcek arası belki de bu yolculuğun en zor denizini yaşıyoruz. Benim bile midem dönüyor… Anneanne korkudan havuzluktan aşağı hiç inmiyor.
Kızlar
sürekli ağlıyor belli ki deniz onları da tuttu. İştafları kesiliyor, uyku
düzenleri şaşıyor. Bir huysuzluk bir huysuzluk… Hep beraber sarılıp havuzlukta
uyukluyoruz.
Bir şeyle
atıştırıyoruz kızlara da meyva kesiyorum. Ancak nasıl oluyorsa Derin bıçağı
eline geçirip parmağını kesmeyi beceriyor.. Neyseki Alla koruyor ve minik bir
kesikle atlatıyoruz. Kendisinin bile hiç canı yanmıyor ağlamıyor.
Göcek’te de
dostlarımız var… E denizci olunca denizleri gezen çok dostunuz olması normal.
Yine Pendik Marintürk’ten pontondan dostlarımız Ali Abimiz ve Nilüfer Hanım
emekli olmanın keyfini Göcek’te çıkarıyorlar. Yaklaşık 4 aylarını Göcek’te
geçiriyorlar bu sezon.
Göcek’e
yaklaşırken Boynuzbükü’nde olduklarını
öğreniyoruz. Marinaya girmeden son bir deniz molası ve çay faslı için
kendileriyle buluşuyoruz.
Akşam
onlarla birlikte Marintürk Göcek’te konaklamayı planlıyoruz.
Marintürk’te Ali abilerin yanında yine Pendik’ten tanıdığımız Nur Sultan teknesiyle de karşılaşıyoruz. Marina sohbetlerine bayılıyoruz.
Akşam yemeği
için Marmaris’ten gelirken oltamıza takılan o kocaman balığı Ali abilerle
beraber yemeği teklif ediyoruz. Balığı bir restauranta verip pişirtip yanına da
mezeler ve salata ile taçlandırmayı hayal ediyoruz.
Marinada bir şekilde tanıştığımız bir beyefendinin kurbanı olacağımız kimsenin aklına gelmiyor. Bize balığı pişirtmek için bir yer öneriyor. Aman diyoruz ne güzel bir ziyafet çekeceğiz bu akşam...
Balık önden
pişmeye gidiyor biz de 30 – 45 dakika sonra ardından gidiyoruz restauranta …
Ancak karşımızda gördüğümüz manzara karşısında herkes şaşkın… Geldiğimiz yer Göcek’in
arka sokaklarında bir pide fırını…
Garsonlar
bizi içeri avlu gibi bir yere buyur ediyor. Şaşkınlıktan nereye geldik
napıyoruz biz bile diyemiyoruz.
Neyse oldu
artık balığımızı ve salatamız yer kalkar deniz kenarına bir yerlere çay içmeye
gideriz artık diyoruz.
Balık
geliyor ama hayal kırıklığı büyük… Zavallı kadersiz balığı pide fırınında
kuruyana kadar pişirmişler… Yenir yutulur bir şey değil… Kim derdi ki o
ihtişamlı balık bu hallere düşsün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder